Gözden kaçırmayın
Öğretmenler Günü Kutlamaları 18 Mart Şehitler Günü dolayısıyla Vali Aydın Baruş ve Eşi Nagihan Baruş ev sahipliğinde şehit ailelerimiz ve gazilerimiz onuruna Süleyman Demirel Kongre Merkezinde yemek programı düzenlendi.
Kuran-ı Kerim tilaveti ve dua ile başlayan programda ardından Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın gönderdiği mesaj okundu.
Programda şehit yakınları ve gazilerimize hitap eden Vali Baruş Saygıdeğer Misafirler, Çanakkalede şehadete yürüyen atalarımızdan miras aldığımız şehadet ruhu bu dünya üzerindeki hayatımıza anlam kazandıran en önemli şiarımız olmuştur. Şehadet her fani hayat için mukadder olan ölüme mana kazandıran fedakarlıktır.
Şehadet ilahi müjdeye mazhar olmak için koşarak ölüme yürüyebilmektir. Şehadet, ulaşacağı makamın kutsiyetini idrak ederek defalarca ölmeyi arzulayabilmektir. Şehadet yaşatmak için yaşamaya gülümseyerek veda edebilmektir.
Şehadet, varlığını mukaddes bildiği değerler uğruna adayabilmektir. Şehadet, milleti için, vatanı için, namusu için, bayrağı için, ezanı için korkusuzca can verebilmektir. Saygıdeğer Misafirler, Tarih boyunca varlığını devam ettirebilen milletler, kutsal bildiği değerleri nesiller boyu devam ettirebilen milletler olmuştur.
Türk Milleti atalarından miras aldığı değerlerini muhafaza için her zaman eşsiz fedakarlıklarda bulunmayı hayatının en şerefli vazifesi olarak idrak eden bir millettir. Bizler mukaddes bildiğimiz değerler uğruna; vatan uğruna, bağımsızlık uğruna, bayrak uğruna, ezan uğruna, namus uğruna canını seve seve verebilen bir milletin evlatlarıyız. Mukaddes bildiğimiz değerleri muhafaza etmenin yegane şartı milletçe bizim diyebileceğimiz bir vatana sahip olmaktır.
Vatan sadece sınırları belli bir toprak parçası değildir. Vatan çocuklarımızın doğduğu, ağlamalarını dinlediğimiz yerdir. Vatan aynı çocuklarımızı kınalayarak uğruna feda olmaya gönderdiğimizdir.
Vatan atalarımızın bizlere emaneti olan hayat kaynağıdır. Vatan üzerinde özgürce nefes aldığımız vahadır. Vatan, sevincimizde, üzüntümüzde gözyaşımızla suladığımız topraktır.
vatan, tek bir taşını kötü şer niyetlilerden kıskandığımız sevgilidir, namustur. Bin yıldır bize aş sağlayan, karnımızı doyuran, geçmişimizi bağrında saklayan, geleceğimizin umut çiçeklerini yetiştirdiğimiz dokunulmaz bir bahçedir vatan. Vatan üzerinde ay yıldızlı al bayrağımızın özgürce dalgalandığı, minarelerinden ezan seslerinin eksik olmadığı yerdir.
Kısacası Vatan bir düşünürün sözüyle; "vatan onun yokluğunda yerine koyacak bir şey bulamamaktır." Böyle bir vatana sahip olmak için fedak6rlık gerekir, gerektiğinde ölümü göze almak gerekir. Şairin Deyişiyle; Bu vatan toprağın kara bağrında, Sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca onun uğrunda, Kendini toprağa verenlerindir.
İşte bu fedakarlığı ifade eden anlayış şehadet ve gaza ruhudur. Bin yılı aşkın süredir bu ruh insanımızın hamurumuzu yoğuran maya olmuştur. Atalarımızın; Malazgirt Meydanında, İstanbul Surları önünde, Balkanlarda, Birinci Dünya Savaşında Çanakkalede, Sina Çölünde, Kut-ül Amarede, Medine Savunmasında, istiklalimizi kurtardığımız Sakarya Meydan Muharebesinde, Dumlupınarda ortaya koyduğu mücadele bu ruhun yansımaları olmuştur.
kahraman askerimizin, jandarmamızın, polisimizin vatanın bütünlüğü uğrunda Hakkarinin, Şırnakın dağlarında, yurdumuzun dört bir köşesinde, Irakta, Suriyede teröristlere ve onların destekçilerine karşı verdiği mücadeledeki cansiperane fedakarlık anlayışı hep bu ruhun tezahürleridir. Vatan ve Mukaddesatımız için feda-yı can ederek ebediyete yürüyen Aziz Şehitlerimiz. Müsterih olunuz, ebedi istinatgahınız olan bu topraklarda huzurla uyuyunuz.
Sizlerin uğruna kendinizi adadığınız bu aziz vatanı korumak için, Milletimizin bağımsızlık iradesine saldıranlara asla müsaade etmemek için, Vatanımızı bölmek isteyen teröristleri, hainleri ve yabancı güçleri defetmek için, Mabedimize, ezanımıza, bayrağımıza, namusumuza el değdirtmemek için, Bizlere miras bıraktığınız şehadet ruhu daima rehberimiz olacaktır. Sizlere olan ihtiramımızı Mehmet Akif Merhumun ihtişamlı mısraları ile naçizane olarak dile getiriyoruz: Bu, taşındır diyerek Kabeyi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle, Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyayı uzatsam oradan; Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına, Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana. Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Yüce Rabbimizden duamız şudur ki; Sizlerin eriştiği bu yüce makamı hepimize nasip etsin. Mahşerde sizlerle birlikte haşrolmayı bizlere nasip etsin. 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin yıldönümü münasebetiyle, kahraman şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyorum.
Şehit olmak arzusuyla savaşan, mücadele eden Muhterem Gazilerimize saygılarımı sunuyorum. Şehit ailelerimize ve tüm katılımcılara hürmetlerimi sunuyorum dedi.
Yemek sonrası Vali Baruş ve eşi Nagihan Baruş konuklarını uğurladı.
HABER VİDEOSU >> RTURKAI.
Yorumlar
Yorum Yap